Yolumuz Çırağan’a Çıkıyor

08/09/2020

Bu eserlerin eşitsizliğine rağmen yine de yukarılarda çok oyalanmayıp Boğaziçi boyunca devam edince yolumuz Çırağan’a çıkıyor. Özetle Beşiktaş, üç saray arasına sıkışmış bir semt. Böyle bir şeref muhtemelen pek az semte nasip olur.

Aslen bir köy yerleşimiyken konumunun getirdiği avantajla Beşiktaş’ın içinde birçok mahalle gelişmiş.Bu civardaki birden fazla Rum mahallesinden biri de burada: Panagia Cihannuma. Aynı adlı kilise, Bahçeşehir Üniversitesi binaları arasından rahatlıkla seçiliyor. Bir zamanlar burada Devlet Güvenlik Mahkemesi bile vardı.Muhtemelen dünyanın en güzel manzaralı mahkemesiydi.Buradan itibaren ek binalarıyla birlikte Çırağan Sarayı bölgesine giriyoruz. İlk karşımıza çıkan yapı grubu Four Seasons Hotel. Denize geniş cepheli yapı zaten mevcut tarihi birim.Saray geçmişinden sonra bina hayli badireler atlattı. İETT deposu olarak pencerelerine suntaların çakıldığını o günleri hatırlayanlar bilir. Sonraları Türkiye Elektrik Kurumu’na devredildi.Devlet Konukevi olarak hazırlanması planlanıyordu. En sonunda sağ ve soluna, kendisinden biraz daha geride ve hemen hemen aynı kütlede iki ayrı birimin eklenmesiyle, sahil şeridi de genişletilip rekreasyon alanları oluşturularak yeni işlevine tahvil edildi.

Sonraki yapı Beşiktaş Anadolu Lisesi (eski harem binası) Sahile dik uzanıyor; yani uzun cephesi otele, kısa cephesi Boğaz’a bakıyor. Birçok saray yapısının maarife devredildiğinden söz etmiştik. Bunun ardından, XIX.yüzyılın son çeyreğinde tamamlanan Çırağan’ın ana birimi tüm görkemiyle kendini gösteriyor. Yapının iç mekanları tümüyle oryantalist etkide ve büyük ölçüde ithal sayılabilecek bir tasarımla oluşturulmuş. Yapı Osmanlı’nın Meşrutiyet Meclisi iken 1910’da kül olunca iç unsurlarının tümünü yitirdi.1990’ların başında bir miktar çağdaş ekle birlikte otel olarak işletilmeye açıldı.Restorasyon ve yeni işleve uyarlama sırasında tarihi binanın dış görünümü büyük ölçüde korundu. Dışarıda, içeriyle kıyaslandığında sade sayılabilecek cepheler söz konusu.Tüm pencerelerin üst kesimlerinde Gotik detayları bulunan şebekeler yer alıyor. Yan taraftaki bahçeye bir de modern blok tasarlandı.Bugün otelin havuzunun ve gerisinde de ana binadan bile daha geniş çağdaş otel yapısının bulunduğu bu bahçe 1932 yılında Gazi Mustafa Kemal’in imzasını taşıyan bir kararname ile BJK’nin kullanımına olanak sağlayacak şekilde kiraya verildi ve Dolmabahçe Stadı yapılana değin Şeref Stadı adıyla kullanıldı.Dolmabahçe Stadyumunun devreye girmesinden sonra da otel projesinin başlamasına değin BJK antreman sahası olarak kullanımı sürdü.

Sahildeki bu saha, saray olana kadar büyük ölçüde Beşiktaş Mevlevihanesi’nin kullanımındaydı.Evliya burayı şöyle anlatır: “Deniz kıyısında, semahanesi denize bakan iki katlı mevlevihanedir ki İstanbul’da ve başka diyarda benzeri yoktur. Semahanesi bir sanatlı tavan, kırmızı renkli kubbedir ki şimdiki ustalar ona benzer bir kubbe yapamazlar.”

Posted in Genel
\

Rezervasyon Formu
Reservation Form

    error: İçerik korunmaktadır!