Mutfak sanatı, sanatların en eskisidir, çünkü Adem aç doğmuştur ve yeni doğan bebek bu dünyaya ulaşır ulaşmaz, ancak sütannesinin koynunda dinen çığlıklar atar.
Aynı zamanda bu, diğer sanatlar arasında sivil hayat için bize en önemli hizmeti veren sanattır, çünkü ateşi kullanmayı öğrenmemizi sağlayan, mutfak ihtiyaçlarıdır ve insan, doğayı ateş yoluyla alt etmiştir.
Genel olarak sayıldığında üç çeşit mutfak sayılabilir:
Besinlerin hazırlanmasından ibaret olan ilki, ilk adını muhafaza etmiştir. İkincisi besinleri incelemek ve kontrol etmekle uğraşır. Buna kimya adı verilmesi uygun görülmüştür. Onarma mutfağı olarak adlandırabileceğimiz üçüncüsü, daha çok eczacılık adı altında tanınır.
Bunlar hedefleri açısından farklılık gösterse de, ateşin, fırınların ve aynı kapların kullanılması açısından birbirleriyle tutarlıdır.
Böylece aşçının çorba ve et haşlaması haline getirdiği aynı sığır eti parçasını, kimyacı, kaç çeşit maddeyle çözümlenebileceğini öğrenmek amacıyla kullanır ve eczacıda bir hazımsızlık yaratması halinde hemen vücudumuzdan dışarı çıkarır.