Çoğumuzun bir derecede mustarip olduğu kronik stresin hızzlı yaşlanmaya, kilo alımına, bağışıklık sistemimizde sekteye, yaşam süresinde kısalmaya ve hatta beyinde hasara, yani iyi görünme ve sağlıklı olma açısından hasara yol açtığı kayıt altına alınmıştır. Bunlara ek olarak stres kontrol edilmediğinde, başkaları ile ilişkilerimizden zevk alma kabiliyetimizde şiddetli düşüş olur.
Travmatik bir olay deneyimliyorsanız, bir anda birçok stres yaratan duruma maruz kaldıysanız ya da sadece her gün uğraştığınız zor günlük işlerinizi yönetmeye çalışıyorsanız vücudunuz büyük ihtimalle savaş ya da kaç acil durumunda çalışmaktadır. Eğer bir arkadaşınızla tartıştığınız için, işin son teslim tarihinden dolayı ya da faturalar bir dağ oluşturduğu için fazlasıyla stresliyseniz vücudunuz bir dağ aslanının tehdidi ile karşı karşıyaymış gibi güçlü bir reaksiyon verebilir. Acil stres sisteminiz ne kadar çok aktive oluyorsa, tetiklenmesi o kadar kolaylaşır ve sistemin kapatılması zorlaşır.
Stres deneyimlediğinizde beyninizin duygusal tepkilerinin merkezi olan amigdala ya savaşmanız ya da kaçmanız gerektiği sinyalini iletir. Bu gerçekleştiğinde, hipotalamus böbrek üstü bezlerini uyarır ve onlarda adrenalin içeren hormonlar olan katekoleminleri kan dolaşımına salar.Adrenalin nabzınızı ve kan basıncınızı yükseltir. Beyne daha çok oksijen sağlanarak tetikte kalmanızı kolaylaştırmak için nefes alışverişinizi hızlandırır, aynı zamanda ekstra enerji sağlamak için vücudunuza glikoz ve yağların salınımını tetikler. Bütün bu olanlar bir göz kırpışı kadar çabuk gerçekleşir. Adrenalin dalgalanması sakinleştiğinde hormonlar kortizol salgılayarak cevap verir.
Kronik stres deneyimlediğinizde ise bu kortizol salgısı hiçbir zaman sonlanmaz, buda istenenden fazla zararlı yan etkiye sebep olur.
Çoğu zaman pozitif olarak düşünülen bazı deneyimler de aslında streslidir; mesela bebek sahibi olmak, üniversiteye gitmek, yeni bir ev veya araba satın almak, terfi etmek ya da emekli olmak, hatta ister inanın ister inanmayın tatile gitmek!Bunun başlıca sebebi her türlü değişikliğin “bilinmeyene” giden bir yol olması ve sizin sorumluluklarınızı değiştirmenizi veya adapte olmanızı gerektirmesidir.