Istakoz deniz kerevitidir. Kuyruklu bir on ayaklıdır. On ayağından ilk ikisi kıskaç şeklinde olup çok büyüktür. Bu kıskaçlardan biri diğerinden daha büyük olup oval bir şekli vardır;biraz daha küçük olan ikincisinin ise boyu eninden daha uzundur ve üstü dikenlidir. Bu kıskaç şeklindeki ayaklardan sonra gelen iki çift ayağın çatallı olan uçları kıllarla kaplıdır. Istakoz’un koyu kırmızı iki anteni vardır; bu antenler geriye dönük olup kuyruklarına kadar uzanırlar. Burun ucu ince bir kemikten oluşur;gözlerinin önünde bir çift bıyık vardır.
Istakoz’un Yapısı
Istakozun genel rengi koyu yeşil olmakla birlikte, kuyruğunun ucu maviye çalar; sırtı tuğla rengidir, bazen karnı mora çalan güzel bir mavi olur.Sonuçta,canlı iken bu renkte olan ıstakoz, pişirilmesi sırasında farklılık göstermeyen ve göze hoş gelen bir kırmızıya dönüşür; bu renge, kırmızının değişik çeşitlerinden birini tanımlamakta kullanılan ‘ıstakoz kırmızısı’ denir. Vücudunun tam olarak yarısını oluşturan kuyruğu altı eklemden oluşur ve bu kuyruğun ucundaki yüzgeç de, hayvanın sırasıyla açıp kapayarak hareket etmek için yararlandığı beş kanatçık bulunur. Bu kanatçıkların alt kenarları yumuşak küçük liflerle saçaklıdır. Kıskaçlarının üstünde ve ağzına çok yakın bir yerde, ıstakozun kenarları kıllı iki ayağı ve dört küçük uzvu daha vardır; bunlarla besinini ağzına götürür, bu uzuvlarını daima ağzının altında katlanıp kıvrılmış halde tutar. Istakoz kışın derin sulara çekilir, ilkbaharda kıyılara yaklaşır ve kayalıklı az derin sularda bulunur. Bazılarının boyları otuz beş santimetreye kadar yaklaşır. Istakoz Boğaziçi kadar Karadeniz’de de bulunur; fakat bol olduğu yer Marmara’dır. Istakoz’un dibi kayalık olan,az derin sularda yaşamak adetindedir. Istakozun eti çok lezzetlidir, ıstakoz yumurtlamaya yakın olduğu zamanlarda, bu et, daha da lezzetli olur.