Güzellik hücrelerimizle başlar.Hücrelerimiz farklı şekil ve boyutlardadır ve organları, dokuları ve kanı oluşturan temel yapı taşıdır.Vücut 30 trilyon hücreden oluşur. Bu hücreler, vücudun dokunduğumuz, kokladığımız ve yediğimiz şeylere dayanarak tepki vermesini sağlamak için birbirleriyle sürekli iletişim kurar. Hücreler, vücut için bir yapı oluştururken DNA’mızı korur ve besinleri gıdadan enerjiye dönüştürme işini üstlenir.Bu önemli dönüştürme işi, fiziksel görünümümüzü geliştirmek için hücresel süreçleri besler.Her bir hücrenin merkezinde, kromozom adı verilen sıkıca sarılmış DNA demetleri bulunur. Her kromozom, ebebeynlerimizden gelen binlerce gen içerir. Bu genler, hücre tarafından kullanılan tüm protein çeşitlerini oluşturmak için ayrıntılı talimatlar verir. Beni bana, sizi size benzeten her şey bu sayede oluşur. Cildinizde ne kadar kolajen var, saçlarınız ne kadar gür, tırnaklarınız ne kadar güçlü? Kromozomlar bütün bunları ve daha fazlasını belirler. Hücrelerin iyi işlev göstermesi için uygun şekilde beslenmesi ve nemlendirilmesi gerekir. İyi bir uyku, egzersiz, mineral ve vitamin dengesine sahip olmadığımızda, hücrelerimiz verimli bir şekilde çalışamaz ve bu durum, görünümümüze yansır. Dokuların ve organların işlevi tehlikeye girer. Pek çok emare bunu bize açıkça gösterir; kırılan tırnaklar, kolayca kopan saç telleri, kuru bir cilt, akne, donuk gözler, rengi bozulan dişler, ayak mantarı, egzama… Liste uzar da uzar. Bunların hepsi hücrelerimizin, organlarımızın ve dokularımızın gelişmesi için uygun hücresel gıdaların eksik olduğuna dair göstergelerdir. Güzelliği içten dışa yaymak için kusursuz hücresel fonksiyona ihtiyacımız var ve bu, dörtşey tarafından belirlenir:
Hücresel beslenme
Hücresel koruma
Hücresel su ihtiyacının giderilmesi
Hücresel optimizasyon
HÜCRESEL BESLENME
Düzgün bir şekilde büyümek ve işlev görebilmek için hücrelerin çok sayıda besine ihtiyacı vardır. Güçlü dişleri, saçı, tırnakları ve cildi destekleyecek hücrelerin bütünlüğünü korumak için her gün yeterli miktarda vitamin ve mineral aldığımızdan emin olmalıyız.Hücrelerimizi hem sağlık hem de güzellik açısından maksimum kapasitede çalışmaları için besleyebiliriz; bu nedenle hücresel düzeyde hangi besinlerin güzelliği ve hangi yiyeceklerin sağlığı desteklediğini öğrenelim.
VİTAMİNLER
Vitaminler, cildin yaşlanmasını önleyen ve hatta cildi gençleştirebilen, nemi artıran, kolajen üretimini artıran, gözleri parlatan ve saçları, dişleri ve tırnakları güçlendiren güçlü besinlerdir.Organik yiyeceklerden elde edilebilirler ve hem güzellik hem de sağlık için çok öenmlidirler. İki çeşit vitamin vardır; yağda çözünen ve suda çözünen. Suda çözünen vitaminler, B komplex vitaminleri ve C vitaminidir. Yağda çözünen vitaminler ise A,D,E ve K vitaminleridir ve sindirimleri için lipitlerin varlığı gerekir. Şimdi bu güç merkezi güzellik yapı taşlarından bazılarına göz atalım.
A vitamini (beta-karoten)hem sistemik hem de bölgesel olarak güzellik artırıcıdır.Doğrudan cilt üzerinde kullanıldığında ,akne ve gül hastalığının iyileşmesine yardımcı olan antibakteriyal özelliklere sahiptir.Radyasyona bağlı cilt hasarına iyi gelir ve hiperpigmentasyonu tersine çevirir. Bu sayede cildin görünümünü iyileştirir.A vitamini yutulduğunda ise cildi ve saçı besler. Ayrıca UV hasarını önleyebilir. Çiğ organik havuçlar, yeşil yapraklı sebzeler (lahana, pazı vb)balkabakları, kabak ve tatlı patates, A vitamininin öncü oluşumu beta karoten içerir ve ölçülü dozda beta karotenin güzellik artırıcı faydalı çoktur. Yumurta ve sade yağ gibi hayvansal ürünler zaten sindirimimiz tarafından dönüştürülmesi gerekmeyen ve hücrelerinize besin olarak hemen alınabilecek A vitamini formlarını içerir.
C vitamini, kolojen üretimini artırarak ve bağışıklık sistemini optimize ederek sağlıklı ve parlak cildin oluşmasını sağlayan bir güzellik iksiri sunar. Çalışmalar, C vitaminin hem epidermal hem de dermal tabakalarda toplandığını ve UV ile ilişkili DNA hasarını onardığını hücre ölümüne karşı koruduğunu göstermiştir.Ciltte C vitamini seviyeleri düştükçe aşınma ve yıpranma belirtileri ortaya çıkmaya başlar. C vitamini turunçgiller, guava, kivi, papaya, ananas, kırmızıbiber, çilek ve daha pek çok güzellik besininde bulunur. Suda çözünen bu vitamin vücudumuz tarafından üretilmediğinden veya kolayca depolanmayıp çabucak atıldığından bu yiyecekleri düzenli tüketmek önemlidir.
D vitamini , diğer birçok güzellik besinini sindirmek için gereklidir. D vitamini, özellikle de D3 vitamini, sağlıkla ilgili üç binden fazla geni dönüştürdüğünden, insan sağlığı için belki de en önemli vitamindir. Kalsiyum ve fosfor emilimini düzenlediği için kemik sağlığında çok önemli bir rol oynar ve eksikliği osteoporoza neden olabilir. Yağda çözünen bu vitamin bir hormon gibi işlev görür ve DNA’mızla etkileşime girer. Aynı zamanda cildi onarır ve güçlendirir, böylece güneşin hasarına karşı dirençli kalır.Somon ve sardalya gibi yiyecekler d vitamini kaynağı olarak kullanılabilir. Ayrıca d3 vitaminini almak için en iyi yol günde 20 dakika doğrudan güneş ışığına maruz kalmaktır.
E vitamini, sindirim yoluyla alındığında , güçlü anti–enflamatuar özelliklere sahiptir ve hücrelerimizdeki serbest radikal hasarını önlemek için bir antioksidan gibi çalışır.Bu nemi ve elestikiyeti artırır ,hücresel yenilenmeyi hızlandırdığı için cildin genç görünmesini sağlar.
K vitamini, yağda çözülen ve güzelliği artıran bir diğer vitamindir.Trombosit (kan pıhtılaşması)oluşması için esastır ve kan dolaşımını artırarak, göz altındaki koyu halkalarda dahil olmak üzere yara ve morlukların iyileşmesine yardımcı olur.K vitamininin ciltteki elastin liflerinin kireçlenmesini önlediği de ortaya çıkmıştır.Bu da kırışıklık oluşumunu önler.Aynı zamanda sivilce salgılarını da önleyebilir.Bol miktarda K vitamini almak için çiğ organik brükselahanası, lahana, kereviz, yeşil soğan ve ıspanak yiyin.K2 vitamini kalsiyum düzenlenmesine yardımcı olur ve diş sağlığımızı etkileyebilir. K2 vitamini kalbi ve kardiyo vaskiler sistemi yumuşak doku kireçlenmesinden korur.K2 temel olarak sütten yapılan peynirde ,fermante edilmiş soya fasülyesi ürünlerinde, fermante edilmiş kuruyemiş ve tohum ürünlerinde ve takviyelerde bulunduğu için özellikle gelişmekte olan çocuklarda K2 seviyelerine dikkat etmek gerekir.