Menemen de padişahın soğanlı yumurtası kadar meşhur bir yumurtalı yemektir. Yumurtayla domatesin aşkından doğan, muhteşem bir lezzettir. Basit gibi görünür ama yapması maharet ister. Yaz yemeği dendiğinde benim aklıma hemen menemen gelir. Çünkü yaz aylarında tarla domatesi lezzetin doruğuna ulaşmıştır. Rengi kan kırmızısıdır. İçi etlidir. Yeşil sivri biber de bu aylarda çıtır çıtır olur. Menemen hakkında rivayetlerden, söylentilerden öte pek belge, bilgi bulamadım. Hakkında bildiğim tek gerçek ise menemenin 18. Yüzyıl ortalarına doğru sofralarda görüldüğüdür. Çünkü bu döneme kadar domates, Avrupa kıtasında sebze olarak değil de süs bitkisi olarak yetiştirilmiştir. Kırmızı renginin zehir içerdiğinden korkan Avrupalı, onu yemekten uzun yıllar çekinmiştir. Ayrıca menemenin çok lezzetli olduğu ve fakir, zengin tüm sofraların başköşesine konduğu da benim kadar herkesin malumudur. Kimileri bu lezzetli yemeğin, bir bağcı yemeği olduğunu, Güney Fransa ve İtalya’da doğduğunu öne sürer. Onlara göre bağ işiçileri, çevredeki tarlalardan topladıkları domates ve biberleri, yine köylülerden satın aldıkları yumurtalarla karıştırıp, bu çok lezzetli ve doyurucu yemeği bulmuşlardır. Bu söylem bana inandırıcı gelmektedir.
Bu yemeğe kimileri menemen, kimileri de melemen der. Türk Dil Kurumu’nun Yazım Kılavuzu doğru yazımının “menemen” olduğunu belirtir. Araştırmacı Oktay Özengin, bu yemeğin ilk yapıldığı yerin, İzmir’in meşhur Menemen ilçesi olduğunu söyler. Buna kanıt olarak da Türkiye’de ilk domates yetiştirilen yerlerden birinin Menemen ilçesi olmasını gösterir. Türkiye’de ilk domates tarımı, 1900’lü yılların başında Adana bölgesinde yapılmıştır. İzmir’e geliş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ticaret ve Zahire Borsası kayıtlarına bakarsak, 1920’li yıllarda domatesin İzmir ve çevresinde yetiştirilmeye başlandığını söylemek mümkündür. Menemen’de ise domates üretiminin İzmir’le aynı tarihlere rastladığını söyleyebiliriz.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Menemen ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıydı. Özellikle zorunlu göçe tabi tutulan Rumlardan kalan verimli ve boş araziler, mübadeleyle Menemen’e göç etmiş Türklere paylaştırılmıştı. Bunların başındada Girit Türkleri gelmekteydi. Giritli göçmenlerle komşu olan Menemenliler, yavaş yavaş Girit mutfağı ile tanıştılar. Giritli Türkler, yemeklerinde çoğunlukla ovalardan, dağlardan topladıkları otları kullanıyorlardı. Bu otlardan bazıları sinavri, radika, arapsaçı, gelincik, ebegümeci, şevketibostan, beyazdiken ve hardaldı. Giritliler, bu otları suda haşladıktan sonra, üstlerine sarımsaklı zeytinyağı sosu dökerek yerlerdi.Ya da haşlanmış otların üstüne yumurta kırarlardı.Ot yemeklerini Menemenlilere öğreten Giritli Türkler, Menemenlilerden “etli domates” yemeğini öğrendiler. Bu yemek, bolca domates, biraz patates ve etle yapılan bir güveçti aslında. Giritli Türkler, bu yemeğin malzemelerini değiştirerek, etin yerinde yumurta, patatesin yerine de soğan koyarak “yumurtalı domatesi” buldular. Zamanla bu yemek ilçenin en sevilen yemeği oldu.Ünlü giderek önce çevre illere, sonra da tüm Türkiye’ye yayıldı. Yumurtalı domates artık “menemen yemeği” olarak anılmaya başladı. Hem ucuz, hem kolay, hem de çok lezzetli olan yemek kendine her sofrada yer buldu.